5 Ekim 2025 Pazar

Öteden Gelen Şiir Şiiri - Nurullah Genç


o aşk, kalbime çöken ağır bir yüktü Rabbim

o aşk, ruhumun bile belini büktü Rabbim

kristalin içinde incimi parçaladı

çakallarla sevişen hımcımı parçaladı

yalnızlığım karanlık dökünce yollarıma

siyah lekeler düştü kırılan kollarıma

esrarlı bir köpüğün infilekıydı hayat

tutunduğum her dalın ucunda koptu feryat

O bir masal kızıydı, anlamadı dilimden

kelebekler misali uçup gitti elimden

bulduğum âna değin riyâsız bir kefeni

benimdir bildiklerim çâresiz koydu beni

yarattığın kıvılcım her şeyi yaktı Rabbim

kaderim bana yalnız seni bıraktı Rabbim



ağlamaklı bir yıldız bakıyor taşlarıma

dokunuyor toprakta uçan gözyaşlarıma

görmüyor saatlerin sararıp solduğunu

bilmiyor mezarımın kendisi olduğunu

bozkırımda yeşeren gül sızımdır O benim

göklerime koyduğum yıldızımdır O benim

gölgesini gölgemden esirgeyene inat

'Şâirindir bu çiçek! ' diye duyun kâinat

hayrandım, kapısından kovduğu ânda bile

hangi bülbül beddua eder dünyada güle

göğsünü ışığınla doldur, bırakma Sen'siz

ömrü saâdet bildi gülüm dünt, yada bensiz

orda nefesim soğuk, sesim boğuktu Rabbim

O'na baktığım ânda bile O yoktu Rabbim



ırmak denize aktı; ruhum şimdi Sen'dedir

hayatta bütün mâna bir parça kefendedir

âh benim yeryüzünde oyalanan kaderim

sonsuzluk tezgahında mayalanan kaderim

buldun kayıp ülkeyi bir volkanın içinde

cennetine kavuştun çıkan canın iinde

şimdi yoksun, çünkü yok varlığında yokluğun

sarmaşıklar çölünde tükendi çocukluğun

tanyerinde ânsızın geceyi yaktı Rabbim

senden bana akşamsız seni bıraktı Rabbim

2 Ekim 2025 Perşembe

Hiçliğin Tadı -Charles Baudelaire

 Ey hüzünlü ruhum.

İhtiyar budala.

Kanının kanatlarında hırçın bir kıvılcım yanardı,

Umudun mahmuzu yavaşça dokunsa şaha kalkardın.

Ey şimdi her adımda derin derin soluyan hasta

İşe yaramaz beygir

Uzan olduğun yere dayanmasını bil.

Sönmeyen yanı var mı dünyanın...Ruhum, acılarını örtün.

Ağır mermer tabutlarda uyanacak zamandır.

Yenilmiş yaralar içindesin kocamış bunak

Artık ne kavganın tadı

ne de aşkın dinmeyen fırtınası ulaşmaz sularına.

Elveda kavalın türküsü

Flütün iççekici elveda

Somurtkan ve karanlık kapılarımı çalmayın artık

Ey hazların derinliği duyumların ateşi elveda..Ruhum sevgili baharının bitti.

O çılgın kokuların tükendiği zamandır..

Ayaklarımın altında yusyuvarlak dönüyor dünya

Issız dağların karlı ağzında donmuş bir yolcu derinlere kayıyor

Geçmişin titreyen eli sazdan örülmüş rüzgarlı kulübesi

Gerek yok sığınmaya

Ey her solukta gövdemi yutan zamanın muazzam ürperişi

Ruhum dünyanın çığlarını çağır.

Seni sarıp döne döne götürecektir zaman.


https://youtu.be/VWIoUco7OCk?si=m5fVmm20ckgv5f2O

20 Eylül 2025 Cumartesi

Bahaettin Karakoç – Ay Işığında Şiiri

 

Köşeyi dönerken gölgeni gördüm

Yüreğim çarpmaya başladı güm güm

Ey göçmen şiirim, masalım, öyküm

Hep peşinden koşturup duruyorum.


Yettim-yeteceğim derken çağ kuşluk

Bir türlü dolmuyor bu ara boşluk

Başıma vuruyor aşktaki hoşluk

Feleğin çarkını durduruyorum.


Bir kaşık aş ne ki kırk yıllık aca;

İnsansız evlerde tüter mi baca?

Zalim bir oyundur köşe kapmaca,

Her zaman cezayı ben görüyorum.


Şu bağlı bahtımı çözmeyi dene,

Yüreğimle çiftleş, gezmeyi dene;

Vuslat hangi güne, yazmayı dene;

Hep meçhul semtlerde ben yürüyorum.


Gölgen ak zambağa dönüştü birden,

Bir daha geçmedin geçtiğin yerden,

Sen ünlersin diye şu tepelerden

Saatimi kurup ayarlıyorum…

18 Eylül 2025 Perşembe

Edip Cansever Eylül'ün Sesiyle

Kelimelerin Dansı


Baylar!

Bin dokuz yüz seksen birdeyiz

Karşınızda eylülün sesi

Ağustosa çekildi, eylülün sesi

Birazdan konuşacak

"Bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar."

  



Tepelerde bulamaçların kahverengi eridiği

Eriyip sarı sarı aktığı bir mevsim.

Bir saat gibi işlerken avucumdaki güz çiçeği

Yosunların kapılara usulca

Tırmanıp yerleştiği

Yani eylülün sesi, buysa çok iyi baylar.

  



Yaz geçti, sözgelimi midyelerden yorulduk

Eni boyu belirsiz bir ıslaklıktan

Upuzun gündüzlerden, sevimsiz otellerden

Eylül ki, sorabilir mi

Hüzünler iç kamaştırıyor,

aşklarsa niye yoksul

Bir asfaltın kuru sıcak soğuğundayız

Oysa bir deniz feneri mevsimsiz ölür baylar.

  



Dahası

Bu düğmesiz giysileri şöylece giymek

Bir boşluğu giyinmek mi olur

Olsun

İşte karşınızda ekimin sesi

Kasımın sesi sonra

Yağmurun eşliğinde - çocuğunu emziriyor yaz -

Bundan böyle günlerimiz nasıl geçecek baylar.

  



Her şey o kadar dokunaklı ki

Eylülsem, istemeden kırılıyorsam bazen

Dağınık, renksiz bir mozayık gibiysem

Üstelik yalnızsam, bir de - telefonda kuş sesleri -

Aynalardan duvarlara bir üzünç akıntısı

Bu dünyada çekingen olmak

çok iyi bir şeydir baylar.

  



Sonra bir kır kahvesi kendini okurken

Masaları toplanmış, bardakları toplanmış

Tam kendini okurken

Derim ki bir semti iyi tanımak kadar

İyi tanımalı dünyayı

Açın radyolarınızı: eylülün sesi

Bu dünyada can sıkıntısının

bir başka anlamı var baylar.

  



Elmalar silik silik kırmızı artık - olsun -

Gözlerimiz tozlanmış, kirli

Gizlisi yok, bu dünyada böyle sıkılmak iyi

Sıkılmak iyi baylar

Biz hazır tuttukça böyle

İçi yangında alev al

ev

Dışı buz tutmuş kalplerimizi.



Edip Cansever

( 1928 - 1986 )



16 Eylül 2025 Salı

ÖLÜM GELECEK VE SENİN GÖZLERİNLE BAKACAK

 


 
Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak - 
sabahtan akşama dek, uykusuz,
sağır, eski bir pişmanlık
ya da anlamsız bir ayıp gibi
ardını bırakmayan bu ölüm.
Bir boş söz, bir kesik çığlık,
bir sessizlik olacak gözlerin:
Böyle görünür her sabah
yalnız senin üzerinde 
kıvrımlar yansıtırken aynada.
Hangi gün, ey sevgili umut,
bizler de öğreneceğiz senin
yaşam olduğunu, hiçlik olduğunu.

Herkese bir bakışı var ölümün.
Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak.
Bir ayıba son verir gibi olacak,
belirmesini görür gibi
aynada ölü bir yüzün,
dinler gibi dudakları kapalı bir ağzı.
O derin burgaca ineceğiz sessizce.


Cesare PAVESE

Öteden Gelen Şiir Şiiri - Nurullah Genç

o aşk, kalbime çöken ağır bir yüktü Rabbim o aşk, ruhumun bile belini büktü Rabbim kristalin içinde incimi parçaladı çakallarla sevişen hımc...